sonu bir yere varmayacak
- vagonnecmi
- 25 Ara 2023
- 2 dakikada okunur
dumansız ateşten
yaratıldım, sanırdım.
nasıl da kuduruktum
dayanamayıp sabah çekip gitmeyene
yastığa akmış iltihaba
sinmiş şekerli esansa.
hırçınlaşıp bunlara
pim, fünye, düzenek
yelek gibi giyinirdim
patlayacak yer arayıp
yersiz sinirlerimi.
yarı insan
yarı tanrı görüp kendimi
tanrısallığımı aşağılayıp
ölünmeyecek bir yaşamda anlam bulamazdım.
içimdeki çocukla gırtlak gırtlağa
dolanıp salıncağın zincirine
her seferinde boğulan.
sıcak asfaltını ilk tıkırtıda
terkeden o kertenkeleydim
hep tetikte, hep huzursuz
varsa bir kaderim
buydu, her zaman böyleydi.
sırf çene, gedikleri tıkar gibi
laf sokuşturup ayırt etmeden
kim varsa, kim alınırsa
bananeydi, bahaneydi
katlayıp sıkıştırılan
bir kağıt gibi kornişe
kimse görmesin perdenin ardını
gerek kalmasın güneşliğe.
fevriydim, hoyrattım, başıma buyruk
kendimi beğenmişliğim damlardı
manşetlerimden paçalarımdan.
kovuğumdan bakıyordum
kovduğum hayata
yalıtılmış, konforlu alanımdan
tadı olsun diye aldığım soluğun.
böylece farkederdim
taştandı kalplerimiz, tıpkı dünyanınki gibi.
boyunlarında, bileklerinde, kulak memelerinde
aksesuardım kadınların
takar ve takılırlardı bana.
boktan bir yere gelmiş
boka batacak
ve bokta boğulacaktım.
sonu bir yere varmayacaktı
savruk insanlık, ipler birbirlerine dolanmış
tellerdeler, yüksek gerilim
bir yerlerinden kopacaklar, belli
ve benim türüm, kördüğüm
çok tırnak kıracaktı
çok makas
çok bıçak köreltecektik
kesip atmaya mecbur
bırakıp sevenlerimizi.
an, dar bir mefhum
kıpırdayamadan kalakalıp orada
ecelini bekleyip.
bir zamanlarki ben’di bu
geçmiş zamanla çekimli
şimdiyse sükût
altından kadehim
susup içiyorum kana kanaya
titremesi kesilmeyen başparmağımla
tutup sıkı sıkı kavrayıp.
tökezleyen her adımında
çekip gitmek olsun
yakalamak, kovalamak olsun
yerinde bile sayamayan
ne ileri ne de geri gidebilen
zamanın yürüyen bandında
mütemadiyen düşen.
ama dün
dünde kalmayan dün
sanki hâlâ bugünmüş gibi
fişnekliyor, galeyanım oluyor
boğulmamış, dikleniyor
eski ruhum, o herif
dönüp öldürebilseydim
kökünden hallolur muydu
bilmiyorum.
bir elimde baltam
diğeriyle yontarken kendimi
taptığım kendimin makus kaderiydi
acıkınca, yiyecektim
bunu bilmekti dehşetim
herşeye rağmen başım dik
ensemde hissedip
soğuk, keskin demiri.
ve sikime takmıyordum
kullarımı, kul edildiklerimi
epeydir de böyle
hatta başka türlü olmadı
yerimizi başkaları alacak
biz gibi devinecekler
ne varışsız yarış ama
ha gayret, buna hayret.
niye, nasıl, neden özlenir
işe yaramaz, boşa gitmiş şeyler
atılmalarına rağmen çöpe
sızdıran poşetlerde
leş kokuları burnumuzda
sildikçe, yıkadıkça inançla
çıkmayacak o leke, inatla.
bütün bunları hatırlamak
bir işe yaramıyor
tıpkı unuttuklarım gibi
def etmeli, ne kaldıysa
zonklayan, sancıyan hafıza
zaten eriyik
bir de buhar olup uçsa
molasız, paydossuz.
ölmeyi dilemiyorum
geleceğini bildiğim tek şeyi
o eceli bekliyorum
sabır istihkakım tükenmiş
suyunu çekmiş varoluşum
gençliğim son raddede.
bir kalabalıkta bekleşip
yenildiğini de görebilmek için sırf
ve buna tek çaresi
kendini yenmek olanlarla
zaferleriyle yenik, çakma pirius’lar
cesetleri sürüklenen yerlerde
at arabalarıyla, toz kaldıran artlarından
her defasında yiten, bir ağıtta.
yalnızca mahşerin endişesi içimde
yanarak, azabı uyanmak olan kabirde
ne bahanem ne de şiirim kaldı
tanrının lanetlediği.
yazarsam düzelir sandım
daha beter oldu
başlanmamalıydı, başı da yoktu sonu da
bir yere varmayacak
sizlere içi boş, dışı boş, dibi boş, başı boş bir dünya bırakıyorum.
sonu bir yere varmayacak.
ความคิดเห็น