Medeniyet Risalesi
- Eray Yıldız
- 19 Oca 2024
- 1 dakikada okunur
1
Doğu ve Ben
imparatorluğun antik yanlarında buhurun buhranı
tablolar tılsım zerkinin sinir ucu
mermerin ölümcül güç erkinde
kaybedilmiş hüviyetler
bakakalındıysa senin beni bir kayser rüyasına raptedişine
baştan aşağı dökülen zaman kırılganlık çarşısı
bu bir amor omnia vincit
dünyanın veryansın raksı
hevesler köprüsünde bazı cümlelerde
bulamamak bazı sesleri
kubbeler, tepeler ve sarmaşıklar
buradan sorulacak olursa
yongamı toprağa gömdüm zaten toprak çöle gebe
kesilmeyen kan damar çatlatınca
kim gelmişti de küheylan dehşetinde
bunu yazmadı kil tabletler
solduğumda aynaların sırrı
uçurumuna düştüğüm yansımanın
ismi konulmamış masalı olsun
biraz daha kal burada
rafa kalksa gerek lügâtî zaruriyetimiz
oysa bahsimiz çok uzun
kâh tutuşan kâh durulan suyuna dalmış
kadim zaman eşkıyasının yanılgısında
orada geçen zamanlarda unuttuğum
dağların uğultusuna dönmek olsun bu
evet bir masal olsun daldığım mermer damarları
deli yangın gibi tutuşan kalamamak
bir raks boşluğundan bir diğerini
kadeh çınlamalarında savrulmalarla
bir kelime değil, bir harf değil
bir bulamamak deryasında
madem böyle boğacak, evet böyle
misal edilgen bir kavga
herkes herkesin ölüm hükmünü verir
bu rüyada tut beni
düştüğüm yıldızların karanlık yanları
kamaştırıyor ebemkuşaklarını
mermer damarlarına kurulmuş
medeniyetler ve kubbeler
nasıl da zehri gösteren porseleni kırılmış
bir sultansın ey içim
ben menekşe fasıllarında tutuşursam
şehrin büyüsüne bürüneceğine inandım
oysa dişlerime zemzem değince
şehir büyüsüne değil sırrına büründü
sırrın, büyüyle olmadığını gördüm
surların sararmadan önce şehrine ait olmayışını
asırlarca bir fatih bekleyişini
bununla açıklayabildim
beni yargılayan bir kasvet var ki bu kendi kendime ettiğimdir
Commentaires